Ahmet Yılmaz
Otomotivde Yaşanan Dönüşüm ve Yan Sanayiye Etkileri
Türkiye’de yerli otomobilin ilk prototipi bu sene üretilecekmiş. Bakalım nasıl bir araç olacak? Otomobil Girişim Grubunun basına yansıyan açıklamalarında mobile ekosistem’e uygun araçlar öncelik olacakmış. OSD Başkanı’nın açıklamalarından da gelecek nesil araçların katma değer yapısında 2/3 ünü elektrik/elektronik olacağını duyduk. Tüm bu açıklamalara neden olan arka plandaki küresel teknik-ticari trendleri aslında enikonu irdelemek gerekiyor. Otomotiv dünyasının ekosistemi değişmektedir. Araç sahibi olmaktan ziyade sadece araç hizmeti kullanmaya doğru giden bir müşteri profili/kültürü, dijitalleşmenin bir ürün olarak araç üretimi ve hizmet sunumunda yarattığı değişimlerin bu yeni ekosistemde önemli ağırlığı olacağı izlenmektedir. Bir geçiş döneminde bulunuyoruz. Bu süreçte belirgin bazı küresel eğilimler üzerine hariçten bir iki kelam edelim.
Küresel Eğilimler
Küresel anlamda otomotiv sektörünün üretim, katma değer ve istihdam yaratmak anlamında önemi tüm ekonomiler için gelecek yıllarda da devam edecek. Günümüzde otomotiv üreticisi lider ülkelerin başında gelen Almanya, Japonya, ABD ve Güney-Kore gibi ülkelerde otomotiv üretim sayısında azalma bunun yerine gelişmekte olan ülkelerde otomotiv üretim sayısının artacağı öngörülmektedir. Gelişmekte olan ülkelere yönelik ilginin nedenlerinden ilkini bilindik nedenlere bağlayabiliriz; bu ülkelerde kişi başına düşen araç sayısının azlığı yüksek potansiyel müşteri varlığını işaret etmektedir ve bu da büyük iştah uyandırmaktadır. Şimdilerde bu ihtiyacı sadece bu ülkelere ihraç ederek değil o ülkelerde üreterek de gidermek mümkün. Çünkü gelişmekte olan ülkeler otomobil üreticileri için cazip avantajlar sunmaktadır. Ayrıca otomobil endüstrisinin son dönemlerde kullandığı platform stratejileri üretimde yerli katma değerin artmasını olanaklı kıldığı için daha fazla uygulanabilir bir hale gelmiştir. Yine son dönemlerde artan korumacılık, yüksek vergi uygulamaları ve birçok ülkenin üretim için şart koştuğu yerli katkı oranı bu tür ilgiyi daha da artıran nedenlerdendir. Ana sanayilerin bu gelişmekte olan ülkelere ilgisinin doğal olarak dev ve orta ölçek yan sanayi işletmelerini de bu yönde hareket etmeye zorlayacağı açıktır. Son dönemlerde Türkiye’ye yönelik Ford ve VW grubunun üretim ilgisini bu bağlamda okumak gerekiyor.
Otomotiv ana sanayide geleceğin belirleyicisi, birbirini etkileyen yedi yeni gelişmeden söz edilmektedir. Bunlar belli bir süredir zaten ana sanayilerin öncelik verdiği ve üzerinde çalıştığı konuları arasındadır. Bu yedi gelişme çağımızda her an her yerde karşılaştığımız yapay zeka, makine öğrenmesi ve dijitalleşme uygulamaları ile pratikte ifadesini bulan gelişmelerdir. Teknolojik gelişmeler bir yandan üründe yani araçta yeni inovatif uygulamalar, daha fazla teknik içerik kapsar iken diğer yandan da araç üretim mimarisini de topyekun değiştirmektedir.
Birbiri ile içiçe, diğer yandan birbirlerini etkileyerek gelişen ve genişleyen bu trend gelişmeleri başlıkları itibari belirtmek gerekirse; Değişen Müşteri Profili/Kültürü – Yeni Satış/Pazarlama Kanaları – Katma Değer Yapısında Dijitalleşme- E-Mobilite – Otonom Sürüş – Ağ Sistemleri ve İnsan-Makine İnteraksiyonu olarak sıralayabiliriz. Çağımızda herhangi bir fenomeni analizi etmek ve buradan çıkarsamalar yapmak için çok yönlü etkileşim faktörlerini hem özelde hem diğer faktörlerle ilişkilerinde derinlemesine incelemek gerekiyor. Böylece anlaşılan bir şeyi değiştirme ve dönüştürme şansına sahip olabiliriz.
Yan Sanayiye Etkiler
Tüm bu yeni gelişmeleri özelde ve nesnel ilişkileri zeminden nasıl okumak ve yan sanayi işletmesi olarak bu büyük etkileşimlerde nasıl bir strateji izlemek gerekir sorusunun yanıtı bu yazının sınırları oldukça zorlar hatta aşar. Bu nedenle sadece bir kaç genel yaklaşımı belirtmekle yetinelim.
Birincisi, tüm bu değişim ve dönüşümleri yakından takip ederken bunlar ile irtibatlı üretim ve hizmet sunumu yeniden eleştirel bir bakışla değerlendirilmelidir. Üretimden çıkartılması, değiştirilmesi, dönüştürülmesi gereken alanlar yeni yaklaşımlara göre yeniden dizayn edilmelidir. Bu süreçte görülecek ki, artık bir işi tek başına yapmak ve/veya bu işte uzman olmak mümkün olmayacak. Dolayısı ile gelecekte tedarikçi ilişkisini sürdürebilmek için yan sanayiler arasında daha fazla işbirliği, proje ortaklıkları ve şirket satın alımları zorunlu hale gelecek. Bu durumlara hazırlıklı olmak gerekiyor. İkincisi, ana sanayilere/müşterilere yakınlık eskisinden daha fazla önemli hale gelmiştir. Ana sanayiler büyük çapta değişim yaşamaktadırlar bu süreçte ana sanayilere yakınlık hem sürecin takibi, kritik noktaların belirlenmesi hem de bu süreçte rol almak için daha elzem hale gelmiştir.
Bir yan sanayi işletmesi olarak kendinizi ne kadar iyi tanıyorsanız bir o kadar da yeni sürece adaptasyonumuz kolay olacaktır.