11. Dijital Otomotiv Raporu Yayımlandı
Üreticiler, değer yaratmak için kullanıcı arayüzlerini ve iş modellerini geliştirmek durumda
11. Dijital Otomotiv Raporu Yayımlandı
Üreticiler, deÄŸer yaratmak için kullanıcı arayüzlerini ve iÅŸ modellerini geliÅŸtirmek durumda
PwC’nin strateji danışmanlığı grubu Strategy&, yıllık Dijital Otomotiv Raporu’nun 11.’sini yayımladı. Tüketicilerin eÄŸilim ve beklentileri doÄŸrultusunda mobilite sektörünün görünümünü ortaya koyan rapora göre, isteÄŸe baÄŸlı özellikler (ODCF) yükselirken, güvenlik ve navigasyon en önemli hizmetler olmaya devam ediyor. Otomotiv sektöründeki oyuncuların ise deÄŸiÅŸen tüketici beklentilerini karşılayabilmeleri için kullanıcı arayüzlerini ve iÅŸ modellerini geliÅŸtirmeleri gerekiyor.
PwC’nin strateji danışmanlığı grubu Strategy&; ABD, Avrupa BirliÄŸi (AB) ve Çin’e odaklı küresel tüketici araÅŸtırması 11. Yıllık Dijital Otomotiv Raporu’nu yayımladı. Orijinal ekipman üreticileri (OEM), tedarikçiler, akademisyenler ve sektör analistleri ile gerçekleÅŸtirilen görüÅŸmelere dayanan araÅŸtırma, bölgesel ve yapısal analizler sonucu 2035'e kadar sektörün görünüme dair kapsamlı bir tablo ortaya koyuyor. AraÅŸtırmanın ana fikrini ‘otomotiv sektöründeki oyuncuların deÄŸiÅŸen tüketici beklentilerini karşılayabilmek için kullanıcı arayüzlerini ve iÅŸ modellerini geliÅŸtirmek” oluÅŸturuyor.
AraÅŸtırmayı deÄŸerlendiren Strategy& Türkiye Åžirket Ortağı KaÄŸan KaramanoÄŸlu, “Otomobil oyuncuları, baÄŸlantılı, elektrikli, otomatikleÅŸtirilmiÅŸ ve akıllı mobilite ile ilgili çeÅŸitli stratejik zorluklarla karşı karşıya. AraÅŸtırmamız gösteriyor ki baÅŸarı faktörleri de çeÅŸitli etkenlere baÄŸlı. Öncelikle düzenleyici, gerçekleÅŸtirici veya etkinleÅŸtirici olsun, herkes ekosistemde rolü konusunda net olmalı. Bir teklif portföyü oluÅŸturup kaynaklarını buna göre tahsis etmeli. Uygun tekliflerin seçiminde bütünsel ve istikrarlı yaklaşımın bir deÄŸer yarattığı görülüyor. Son halkada ise tutarlı, uyumlu ve çok katmanlı bir ekosistem mantığına göre portföyü önceliklendirip aktif bir ÅŸekilde yönetmenin gerekliliÄŸi ortada. Sektörün tüm oyuncuları yetkinliklerini yeniden gözden geçirerek geleceÄŸe uyum saÄŸlayabilirler.” dedi.
Türkiye’deki otomotiv sektörü hakkında ise, KaramanoÄŸlu, yeni mobilite ekosistemine adaptasyonun önemini vurgulayarak; “Otomotiv sektöründe, üretim üssü olarak, Dünya’nın önde gelen ülkelerinden olan Türkiye’nin yeni mobiliteye en etkili ve hızlı ÅŸekilde ayak uydurması sektörün geleceÄŸi için kritik. TOGG’un kısa zaman önce ön sipariÅŸ alımına baÅŸlaması, Çinli BYD’nin Türkiye distribütörlüÄŸü için niyet mektubu imzalaması ve Tesla’nın Türkiye pazarına giriÅŸ için hamleleri, Türkiye otomotiv sektörünün evrilen mobilite ekosistemine adaptasyon ihtiyacını hızlandırabilecek önemli geliÅŸmeler olarak görülebilir. Adaptasyonun en hızlı yollarından biri ise, otomotiv deÄŸer zincirindeki tüm oyuncuların ekosistemdeki konumlarını gözden geçirmeleri ve gerekirse yeniden tanımlayarak portföylerini revize etmeleri olabilir. Özellikle son yıllarda yapmış olduÄŸumuz çalışmalar, bizlere sektörün öncü oyuncularının ekosistem stratejilerini oluÅŸturma eforlarını arttırdıklarını, iÅŸ birliÄŸi olasılıklarını hiç olmadığı kadar derinlemesine incelediklerini ve dönüÅŸüm yol haritalarını ÅŸekillendirmeye odaklandıklarını gösteriyor. Benzer yaklaşımın tüm sektör oyuncuları tarafından benimsenmesi, sektörün geleceÄŸe hazırlanması için önem arz ediyor” dedi.
Yazılım tabanlı mobilite hizmetleri sunan isteÄŸe baÄŸlı özellikler (ODCF) yükseliÅŸte
AraÅŸtırmanın ilk boyutunda; baÄŸlantılı, elektrikli, otomatik ve akıllı araçlar konusunda tüketici tercihlerini belirlemek üzere ABD, Almanya ve Çin’de 3 bin katılımcıyla görüÅŸüldü, 50 uzmanın görüÅŸü rapora dahil edildi. Buna göre tüketiciler arasında aracın bir platform görevi gördüÄŸü, yazılım tabanlı mobilite hizmetleri sunan isteÄŸe baÄŸlı özellikler (ODCF) yükseliÅŸte.
Navigasyon (Almanya’da %80, ABD’de %78, Çin’de %93) ve güvenlik (Almanya’da %78, ABD’de %82, Çin’de %96) en önemli hizmetler olmaya devam ediyor. Almanya'da akıllı telefon yansıtmayı önemli olarak deÄŸerlendiren katılımcı sayısında önemli artış olduÄŸu görülüyor.
Ä°steÄŸe baÄŸlı özellikler için Almanya ve ABD'deki tüketicilerin ödeme istekliliÄŸi (WTP) aylık yaklaşık 20 euro iken Çin'de bunun iki katı, yaklaşık 40 euro. Uzmanlar ise tüketicilerin ödeme istekliliÄŸi konusuna daha temkinli yaklaşılması gerektiÄŸini düÅŸünüyor.
Ülkelerin BEV tercihlerinde Çin en yüksek orana sahip
Katılımcılara bir sonraki araç alımlarında ne tür bir teknolojiye yöneleceÄŸi sorulduÄŸunda Almanya'daki tüketicilerin bataryalı elektrikli araçlar (BEV) konusunda her 100 kiÅŸiden sadece 35'i bu araçları düÅŸünebileceÄŸini söylüyor. Åžarj edilebilir hibrit araçlara (PHEV) olan ilginin ise yüzde 44 ile biraz daha yüksek düzeyde olduÄŸu görülüyor. ABD’deki tüketiciler BEV fikrine daha açık, yaklaşık %50’si bu araçları almayı düÅŸünüyor. PHEV ise hemen hemen BEV ile baÅŸa baÅŸ, tüketicilerin yaklaşık %50’si bu araçlardan yana.
Çin'deki tüketicilerin tercihleri bir hayli zıt yönde. Ortalama %90 gibi yüksek bir oranda bataryalı elektrikli araçlar en çok tercih edilen model oluyor. PHEV 1-2 puan farkla geride kalıyor. Otonom (sürücüsüz) araçlar hakkında ise tüketici kabulünün Almanya ve ABD'de düÅŸük seyretmeye devam ettiÄŸi, Çin'deki tüketicilerin bu teknolojiye çok daha açık olduÄŸu görülüyor.
Her ülkedeki katılımcıların karbondioksit emisyonları azaltmak için farklı öncelikleri olduÄŸu da görülüyor. Almanya’da kısa mesafelerde yürümek veya bisiklet kullanmak (%51), ABD'de elektrikli araçlara geçmek (%43), Çin’de ise toplu taşıma kullanmak (%54) baskın eÄŸilimler.
Çarpıcı olan sonuç ise; Çin’de bireysel karbon ayak izini düÅŸürmek adına davranışını deÄŸiÅŸtiren kiÅŸilerin ABD ve Almanya’dan nerdeyse 10 kat fazla olması. Çin’de “Hiçbir ÅŸey yapmıyorum” diyenlerin oranı sadece %2 iken, Almanya ve ABD’de bu oranlar sırasıyla %21 ve %25.